The ancient art and science of pranic healing and arhatic yoga

Mang Dabon

Mang Dabon

MCKS'nin Mang Dabon ile Tanışması

1971 yılının başlarında, MCKS 18 yaşlarındayken, arkadaşı Samuel onu Mang Dabon ile tanıştırdı. Mang Dabon, kendisinin fiziksel olarak ilk ruhsal rehberiydi. MCKS, onu yıllar boyunca düzenli olarak haftada iki kez ziyaret etti.

Mang Dabon dini bütün bir Katolikti ve sürekli Kutsal İncil’i okurdu. Önceki enkrnasyonunda, yüksek seviyede Tibetli bir lama idi ve ruhsal öğretmeni Tibetli mukaddes Pir Chohan Jig Mei Lingpa idi, ki, o da Lord Padmasambhava’nın doğrudan öğrencisiydi. Lord Padmasambhava “lotus (nilüfer) çiçeğinden doğmuştu” ve önceki yaşamında Mısır’da Yüce rahip Nefertemdi - bu yüce rahip de “lotus çiçeğinden doğmuştu”. Hint enkarnasyonunu yaşarken ise Avatar Rama olarak bilindi. Bazı arhatik öğrencilerin meditasyonları esnasında ok ve yayları olan mavi bir insan görmelerinin sebebi budur.

Bu Arhatik yogiler Hintli olmadıklarından, onlara bu Varlığın aslında Avatar, Lord Rama olduğu açıklanana dek bu Varlığı tanımlamaları mümkün olmamıştı. Lord Padmasambhava aynı zamanda Lord Mahaguruji Mei ling olarak da bilinir.

Yüce ruhsal öğretmenler insanlığın gelişimini hızlandırmak için farklı ülkelerde, farklı bedenlerle enkarne olurlar. Bazı durumlarda yeni dinler bile getirebilirler. Yüce bir ruhsal öğretmenin sadece bir kez enkarne olacağını ve ardından dâimî bir tatile çıkacağını düşünmek zaten çok anlamsız olurdu.

Sıradan bir ruhun farklı bedenlerde, farklı kültürlerde ve farklı dinlerde enkarne olması gayet doğal bir durumdur. Bu, ruhun kapsamlı, bütün ve dengeli bir şekilde gelişmesi için gereklidir. Bu, ruhsal tekâmül sürecinin bir parçasıdır.

Mang Dabon çok güçlü bir şifacı ve kıdemli bir Kabbala uygulayıcısıydı. MCKS ile olan karşılıklı görüşmelerinde, büyülü ritüeller aracılığı ile farklı ruhsal varlıklarla iletişim kurabiliyordu. Çok iyi bir duru görürdü. MCKS’nin hayatında fiziksel olarak rastladığı en iyi duru görü sahibi kişiydi.

Bedeninden bilinçli olarak ayrılabiliyor ve düzenli olarak içsel âlemde birkaç seçilmiş öğrenciye rehberlik ediyordu. Mang Dabon çok güçlü bir şifacı olarak bilinirdi. Onun iki kez ölmüş bir kişiyi dirilttiğine dâir hikayeler vardır. Tüm binanın elektriğini kesebildiğine dâir hikayeler de anlatılırdı.

MCKS’nin onu ziyaretlerinden bir tanesinde, sıradışı bir tecrübe yaşandı. MCKS’nin parmağı, Mang Dabon tarafından yoğun bir -pranik enerji- yansıtacak şekilde kullanıldı ve bir hastanın kanseri, kelimenin tam anlamıyla yakıldı. Bu hasta birkaç hafta sonra yeniden geldiğinde, aynı zamanda derisinin dışı da yanmıştı ve bu yanığı bize göstermişti. MCKS’nin o hastaya ne yapıldığı konusunda hiçbir fikri yoktur. Olayın üzerinden 33 sene geçmesine rağmen MCKS, o gece yaşanan deneyin bir daha tekrarlanabildiğine şahit olmadı. Mang Dabon gerçekten de MCKS ‘nin tanıştığı en güçlü şifacılardan bir tanesiydi.

Yıllar boyunca birçok ezoterik konu tartıştık fakat enteresan bir şekilde Mang Dabon hiçbir zaman MCKS’ye ya da bir başkasına nasıl şifa yapıldığını öğretmedi. Bunu sebebi büyük ihtimalle Mang Dabon’un ruhsal olarak ileride olmasıydı. Tek yapması gereken dikkatini ve enerjisini hastanın etkilenmiş olan bölgesine yönlendirmekti ve şifa gerçekleşiyordu. Mang Dabon, ruhsal olarak çok ileride olduğu için hiçbir şifa sistemi kullanmasına gerek yoktu. MCKS ona baktığında, sadece dokunmaları ya da dua etmeleri yeterli olan yüce evliyaları ya da yogileri hatırlıyordu.

Sıradan bir şifa çalışması yapmak Mang Dabon’un sıradışı şifası ile karşılaştırılamaz. Bu yüzden, o zamanlar daha çok genç olan MCKS, bu şekilde sıradışı bir şifa yapabilmesi için kişinin doğuştan yetenekli olması gerektiğini düşünmüştü. Oysaki bu doğru bir fikir değildi.

MCKS’nin ruhsal konulara olan alâkası, Mang Dabon ile yıllarca süren iletişiminden ötürü sürebilmişti. Mahaguruji Mei Ling, MCKS ile ilk kez Mang Dabon aracılığı ile iletişime geçti.

Kitabın başlarında da belirtildiği gibi, Lord Mahaguruji Mei Ling, MCKS’nin çok eski zamanlardan, birçok enkarnasyondan beri Sat Gurusuydu. Sat Guru terimi Asıl Kalıcı Ruhsal Öğretmen demektir. Mang Dabon, ona bakabilsin, onunla ilgilenebilsin diye MCKS doğmadan çok önce gönderilmişti. Mang Dabon’un görevleri şunlardı:

  1. MCKS’nin ruhsal konulara olan ilgisinin devamlılığını sağlamak.
  2. MCKS’yi uzaktan gözlemlemek ve korumak.
  3. Ona, ruhsal uygulamalarında, o bilinçli olarak farkında olsun ya da olmasın yardım etmek.

Mang Dabon aynı zamanda MCKS’nin geçmiş yaşamlarını da okudu. MCKS’nin geçmiş yaşamlarının bir tanesinde bir veya birden çok kitap yazmış olan İngiliz bir yazar olduğunu söyledi ve böylece kitap yazabileceğini imâ etmiş oldu.

Mang Dabon ayrıca MCKS’nin ruhsal öğretileri yayabileceğini de belirtti. O esnada üniversitede olan MCKS, bu kehanetlere çok fazla ehemmiyet vermedi. Birçok kitap yazması ve içsel öğretileri tüm dünyaya yayması gerektiğinin henüz farkında değildi. Eğer MCKS bu zorlu ruhsal misyonunun farkında olsaydı, büyük ihtimalle üstün gayret gerektiren bu görevin karşısında şaşkına döner ve kaderini tamamlamaktan kaçınırdı.

Lord Mahaguruji Mei Ling ve onun öğrencileri, çok bilge ve sabırlı bir şekilde, nazikçe ve adım adım MCKS’ye rehberlik ettiler ve onu kendi Dharmasını, misyonunu gerçekleştirmesi için hazırladılar.

Mang Dabon, nazik, sevgi dolu ve yardımsever bir insandı. Yüce bir yogi, çok iyi bir duru görü sahibi ve güçlü bir şifacıydı. Kıdemli bir Kabalist uygulayıcısıydı ve çok iyi bir dosttu. Mang Dabon, 1 Kasım 1981 tarihinde, tıbbî bir ameliyat ardından bedenini kalıcı olarak terk etti.

Bedenini terk etmesinin ardından aylar geçtikten sonra, Filipinler’in farklı bölgelerinden ve Amerika’dan bazı kişiler Cebu şehrine Mang Dabon’u ziyaret etmeye gittiler. Onunla, daha yakın bir zaman içerisinde görüştüklerini ve konuştuklarını iddia ettiler. Kendilerine şifa verdiğini söylediler. Mang Dabon’un çocukları bu ziyaretçilere, babalarının bedenini terk ettiğini söylediğinde, ziyaretçiler buna inanamadı. Mang Dabon hiçbir zaman Amerika’ya gitmemişti. Fakat evini ziyarete gelen bu çok sayıda ziyaretçi, onun kendilerini Amerika’da iyileştirdiğini ifade etmişlerdi.

Babalarının bedenini terk ettiğine dâir ziyaretçileri ikna edebilmek için, onları mezarlığa götürüp, bedenin gömüldüğü mezarı gösterdiler.

Mang Dabon ve MCKS Hakkında- Samuel

Ruhsal yola girmeden önce, ben bir evliya filan değildim. Çoğu genç insan gibiydim; sigara içen, bira ve sert içkiler içen, partilerde vakit geçiren ve kadın peşinde koşan. Bu eski alışkanlıklar, ben ruhsal yola girdikten sonra bile daha az bir seviyede olmak üzere devam etti.

1971 yılında, bir arkadaşım beni bir şifa merkezine yönlendirdi ve Mang Dabon ile tanıştırdı. O “Dabon” diye tanınıyordu. İçeriye girdiğimde sanki beni çoktandır tanıyormuş gibi gülümsedi ve başıyla işaret ederek yanına oturmamı söyledi. Ardından bana, gözlemlemeye mi yoksa öğrenmeye mi geldiğimi sordu. Ben de ona “gözlemlemeye” dedim. Gülümseyerek hatta neredeyse kahkaha atarak bana öğrenmemin daha iyi olacağını söyledi. Bana öyle sevecen ve iyi kalpli geldi ki, onu elimden geldiğince ziyaret ettim. Onunla biraz daha samimi olduğumuzda benimle bazı kişisel tecrübelerini de paylaştı.

Mang Dabon, benimle kendi Pir’i hakkında kişisel bir tecrübesini paylaştı. İkinci Dünya Savaşı esnasında Leyte’deki dağda, o ve ailesi, Japon askerlerinden saklanıyorlarmış. Mang Dabon işi bittikten sonra hep İncil okurmuş fakat o gün sürekli tam anlayamadığı bir bölümü okuyup durmuş. O bölümle ilgili öyle derin tefekküre dalmış ki, İncil elinde yerde uyuyakalmış. Birden ayağı ile onu dirseğinden dürten bir varlık tarafından uyandırılmış. Gözlerini açtığında karşısında kocaman altın bir varlık görmüş. Yukarıya doğru bakmış. Bu varlık ona gülümsemiş ve anlamaya çalıştığı bölümü açıklamış.

Başka bir zaman yine Pir’i tarafından uyandırıldığını ve Pir’inin ona başka bir adaya gitmesi gerektiğini çünkü işgalci Japonlar’ın onun olduğu kasabadan geçeceklerini bildirdiğini anlattı. O da bunun üzerine ailesini başka bir adaya gitmeleri için bir kayığa yerleştirmiş. Denizde seyahat ederlerken aniden kuvvetli bir rüzgar büyük dalgalar yaratmaya başlamış. Artık kayığı yönetemez hâle gelmişler ve kayık kayalık bir çıkıntıya doğru sürüklenmiş. Kayığın kayalıklara çarpıp, parçalanacağından korkarak Tanrı’ya dua etmeye başlamış ve ruhsal öğretmeninden yardım ve rahmet niyâz etmiş. Mucizevî bir şekilde, kayık kayalıkların arasındaki çok dar bir aralıktan geçmiş ve adada güvenli bir bölgeye ulaşmış.

Benimle paylaştığı bir diğer anı ise, bir binaya giden eletrik akımını enerjisel olarak kesebildiği ve tüm binada elektriklerin kesilmesine yol açtığı idi.

Samuel’in MCKS ile Tanışması

MCKS ile ilk kez 1971 yılının ortalarında, üniversitenin kafeteryasında tanıştım. Kimya mühendisliğinin üçüncü yılındaydım. MCKS de benimle aynı zamanda kimya mühendisliği okuyordu fakat o ilk yılındaydı.

Olayı çok net bir şekilde hatırlıyorum. Yoga üzerine bir kitap okuyordum. Gözlerimi dinlendirmek için kafamı kaldırdığımda, bilgece genç bir öğrencinin bana doğru yaklaştığını gördüm. Parlak yeşil bir tişört, cilalanmamış deri ayakkabıları vardı ve çorap giymemişti. İyice yaklaştığında, bana yoga dışında ezoterik konularla alâkam olup olmadığını sordu. Ben de ona şimdiye dek sadece yoga üzerine kitaplar okuduğumu fakat diğer ezoterik bilimleri de öğrenmek istediğimi söyledim. MCKS’ye yoga üzerine altı tane kitabım olduğunu ve ona bir tanesini ödünç verebileceğimi söyledim. O da “neden olmasın” dedi. Ardından “ben de sana bazı kitaplarımı ödünç veririm” dedi. Onun kitapları hakkında bilgi edinmek için çok hevesliydim ve ona “ne zaman kitap değiş tokuşu yapabiliriz?” diye sordum. O da bana önümüzdeki hafta aynı gün onun evine gidebileceğimizi söyledi.

Bir sonraki hafta, onun evine doğru giderken, beni kısa yollardan götürdü, bazı dar yollardan geçtik. Onun, ufak tefek olan fakir evlerden bir tanesinde yaşadığını düşünüyordum çünkü hem giyinişi hem de tavırları çok mütevâzıydı. Fakat vardığımız ev, kocaman konak gibi bir binaydı. Çok şaşırmıştım. Beni daha da çok şaşırtan birçok ezoterik kitabın bulunduğu kendisine ait kütüphanesiydi. Benimle arkadaşlık etmiş olmasına çok mutlu olmuştum. İşte benim ezoterik bilimler ile ilgili eğitimim bu şekilde başlamıştı. Bana, Edgar Cayce, Kabbala, Altın Şafak (Golden Dawn) üzerine kitaplar, George Gudieff, Arthur Edward Powell, Rosicrucian kitapları ve Astara kitapları gibi birçok kitap ödünç verdi. Aynı zamanda Madame Blavatsky’nin Gizli Doktrin (Secret Doctrine) kitabı da dâhil olmak üzere teozofi üzerine birçok kitap ödünç verdi.

1971 yılında, MCKS’yi, Kabalist uygulamalar yapan arkadaşım Mang Dabon’u beraberce ziyaret etmemiz için davet ettim. Mang Dabon’u Cebu şehrindeki Pasil adlı varoşlarda bulunan şifa merkezinde ziyaret ettik. Şifa merkezine girdiğimizde, Mang Dabon bir hastaya şifa çalışması yapmakla meşguldu. Birden başını çevirdi ve sanki geleceğimizi biliyormuş gibi oradaki mevcûdiyetimizi onayladı. Ardından beni yanına çağırdı ve arkadaşımın içsel bilimlerin bir uygulayıcısı olduğunu söyledi. MCKS’ye ona yaklaşmasını söyledi ve ben de onları tanıştırdım.

Mang Dabon, sıradan insanlara yardım eden bir kişiydi. Hastaları çoğunlukla fakir insanlardı. Zengin insanların çoğu şifa için böyle varoş bir bölgeye gitmeyi tehlikeli bulurdu.

Enerjilerin idaresi ve şifa hakkında çok keyifli bir sohbet geçirdik. Mang Dabon’un merkezine üçüncü gidişimizde ilginç bir olay yaşandı. Etrafta sürekli dolaşan bir sinek sohbetimizi bölüyordu. MCKS şöyle sordu: “ Enerjinin nasıl idare edildiğine bir örnek göstermemi ister misiniz?” Ardından parmağını sineğe yöneltti ve sinek anında yere yapıştı. Orada bir süre kaldı. Onu uçurmaya çalıştım ama uçmuyordu, ardından içgüdüsel olarak üzerine basmayı denedim ama MCKS el kol hareketi ile bana bunu yapmamam gerektiğini bildirdi. Bu esnada Mang Dabon başını tasdik eder şekilde salladı ve MCKS’nin uygulamalarında oldukça ileri seviyede olduğunu îma etti.

Başka bir olayda da, MCKS, sağ işaret parmağı ile alnımı enerjilendirerek bir deney yapmıştı ve alın çakrama bir enerji ışını yansıtmıştı. Alnımın ısındığını hissettim. Birkaç dakika sonra sanki bir tirbüşon alnımı deliyormuş gibi hissettim. Bu enerji, duru görü yetimi harekete geçirmiş olacak ki, bu olaydan sonra devamlı olarak çok net ve sık bir şekilde ruhsal varlıkları görmeye başladım. Duru görü yeteneğimin hızlı bir şekilde gelişmesi beklenmeyen bir avantaj olmuştu.

Ardından başka bir deney yaptık. MCKS’ye, eğer bir enerji kalkanı oluşturursam, bana yansıttığı enerjiyi hâlâ hissedip hissedemeyeceğimi sordum. O da evet dedi ve ben de kalkanımı oluşturdum. Ardından bana bir ışık topu yansıttı ve bu geri tepti. Ardından enerjinin yoğunluğunu çokça arttırdı. Bu enerji bana çarptığında ise bedenim yere düşmesin diye sağ ayağımı geriye itmek zorunda kaldım. Bu, çok daha güçlü olan enerji, benim enerji kalkanımın içine nüfuz etti ve göğsümde yırtılma gibi bir şey hissettim.

Bu deneyden sonra eve döndüğümde biraz başım dönüyordu. Bu deneyden üç gün sonra boğazımda bir şişlik hissettim. Tükürdüğüm zaman kan çıkmıştı. Ardından çok saygıdeğer, Mang Nenet, adında başka bir şifacıya gittim ve ondan duru görü ile bakıp bendeki problemi görmesini rica ettim. İç auramda küçük parmağı kadar bir delik olduğunu söyledi. Bana şifa çalışması yaptı fakat enerji bedenimdeki o deliği onaramadı. Ardından bana bunu yapan kişi her kimse ona geri gitmemi ve bana şifa çalışması yapmasını istememi söyledi. Bu olay yaklaşık 1972 yıllarında gerçekleşti fakat bundan MCKS’ye bahsetmedim. Çünkü inatçı bir insandım ve kendi kendimi şifalandırabileceğimi düşünüyordum. 2003 yılına dek MCKS’ye bundan bahsetmedim. O şifa yaptıktan sonra ise ağrı anında gitti ve o andan itibaren bir daha hiç tekrarlamadı.

Tüm bu deneyimler 1971 ve 1972 yıllarında gerçekleşti ve o esnada MCKS 19 yaşlarındaydı.

Birkaç hafta içinde başka bir ilginç olay yaşanmıştı. Mang Dabon, mide kanseri olan orta yaşta bir hastaya şifa çalışması yapıyordu. Mang Dabon, MCKS’nin sağ elini aldı ve parmağını hastaya yönlendirdi. Hasta belirgin şekilde etkilenmişti, tedirgin görünüyordu çünkü rahatsız olmuştu ve hareketlerini kontrol etmeye çalışıyordu. Birkaç dakika sonra şifa seansı bitmişti. Hastaya bedenine geri dönmesi için komut verilmişti. Haftalar sonrasında, bize çalışma yapılan bölgesini gösterdi. Gördük ki, karın bölgesindeki dış deri katmanı bile belirgin şekilde yanmıştı.

Başka bir zaman Mang Dabon’un merkezine, o daha gelmeden çok erken bir saatte gitmiştim. Orada bazı hastalarını gördüm ve onlara kendilerine benim şifa çalışması yapmamın bir mahsuru olup olmadığını sordum. Hastanın omuz bölgesinde, ağrı olan yerde elimle çalışma yaptım. Bir süre sonra Mang Dabon merkeze geldi. Ve başını tasdik etmediğini belli eder şekilde silkeledi. Bana çalışmayı baştan aşağıya yanlış yaptığımı söyledi ve çalışmayı devraldı. Bir iki dakika içinde hastayı iyileştirdi. Hasta ağrısının tamamen gittiğini söylemişti.

Başka bir vaka da yine merkezi ziyaretim esnasında yaşandı. Mang Dabon sol omuzuma dokundu ve duru görüsü bana aktarıldı. Önümüzde duran hastanın bedeni birden şeffaf görünmeye başladı, hastanın iç organlarını bile görebiliyordum. Sorunun ne olduğunu görebiliyordum çünkü bazı organların rengi koyuydu. MCKS’ye göre bunun adı rehberlik ile aktarılmış duru görüdür.

Bir başka zaman, Mang Dabon bana ölüyü diriltmekten bahsetmişti. Bir adam hindistan cevizi ağacından düşmüş ve ölmüştü. Bu adamın arkadaşı, çok iyi bir şifacı olduğu bilinen Mang Dabon’u aramıştı. Mang Dabon olay yerine vardığında adam öleli çoktan 1 saat olmuştu. Mang Dabon şifa çalışması yaptı ve adam mucizevî bir şekilde hayata geri döndü.

Mang Dabon’un benimle paylaştığı başka bir ilginç hikaye ise çok fazla para kaybeden bir işadamı arkadaşı ile ilgiliydi. Adam, Mang Dabon’dan yardım istemek için gelmişti. Mang Dabon ona kakao çekirdeği satın almasını söylemişti. Arkadaşına alabileceği kadar çok kakao çekirdeği almasını, 3 ay içerisinde çekirdeğin fiyatı inanılmaz derecede artacağını söylemişti. Arkadaşı bir depo kiraladı ve doldurabildiği kadar kakao çekirdeği ile doldurdu. Tam 3 ay içerisinde fiyatlar o kadar çok yükseldi ki, arkadaşı inanılmaz zengin olmuştu. Mang Dabon’a minnetini belli etmek için bir araba hediye etmek istedi fakat Mang Dabon bu hediyeyi kabul etmedi. Mang Dabon paranın etkileyemeyeceği çok dürüst bir insandı.

Onun anlattığı hikayelere karşı kuşkulu yaklaştığımı fark edince, konuyu astral seyahate çevirdi. Benim ne kadar ilerlediğimi sordu. Ona sadece birkaç dakika astral sehayat yapabildiğimi, sonrasında bilincimi kaybettiğimi söyledim. Bana “o hâlde sana astral seyahatı öğreteyim” dedi. Fakat bana sözel herhangi bir talimatta bulunmadı. O gece Mang Dabon yatağımın ayak ucunda belirdi, fiziksel bedenim uyuşmuştu. Tam uykuya dalacakken, Mang Dabon sağ elimi tuttu ve bilincimi fiziksel bedenimden çıkarttı. Farkındalığım tamamen yerindeyken, beni astral âlemin farklı boyutlarına götürdü. Boyutlardan birinde reenkarne olmamış ruhlardan oluşan bir topluluk vardı. Ruhsal olgunluk dereceleri farklılık gösteren ruhlar ise başka boyutlardaydı. Bu yaklaşık 6 ay süresince her gece yaşandı.

Kaynaklar:

  1. The Origin of Modern Pranic Healing and Arhatic Yoga yazar Master Choa Kok Sui